16 Mart 2018 Cuma

Boraltan Faciası..!

   1945 yılının Ağustos ayı. İktidarda CHP var. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Başbakan Şükrü Saraçoğlu.
   
   CHP'nin on yıllar boyunca üstünü örtmeye çalıştığı, unutturmaya çalıştığı bu olay, gerek Türk gerek Azeri tarihine acı bir hatıra olarak kazınmıştır. 

   1945 yılında 146 Azeri aydın, Stalin zulmünden kaçıyor. Aras Nehri üzerinden Boraltan Köprüsünü geçiyor ve Türkiye'ye sığınıyor.

   Stalin, Türkiye'den bu Azerilerin derhal iade edilmesini istiyor. Dönemin CHP hükümeti, Aras Nehrinin kenarındaki karakola telgraf çekiyor ve ülkemize sığınan Azerilerin iade işleminin gerçekleştirilmesini istiyor. Karakol komutanı gözlerine inanamıyor. Emri defalarca teyit ettiriyor. Ancak Ankara'dan, CHP hükümetinden kesin ve net emir geliyor. Sovyet zulmünden kaçıp ülkemize sığınan Azerileri Sovyet zulmüne teslim et deniyor.

   Durumu anlayan Azeriler, Türk askerlerinin boynuna sarılıp yalvarıyor. ''Ne olur bizi teslim etmeyin, Bizi burada siz kurşuna dizin, kendi toprağımızda, kendi öz gardaşımızın, kendi bayrağımızın altında bizi öldürün'' diyorlar. Ancak CHP hükümetinden gelen emir net. Karakol komutanı çaresizce 146 Azeriyi Sovyetlere teslim ediyor. 

   Boraltan Köprüsünü geçen Azeriler, köprünün hemen karşısında Türk askerlerinin gözleri önünde, elleri bağlanmış olarak Sovyet askerleri tarafından  kurşuna diziliyor.

   Karakol komutanının bu olaydan sonra intihar ederek canına kıydığı söylenir. 

   Bu acı hadiseden geriye çok ama çok acı bir ağıdın dizeleri kalıyor:

Boraltan bir köprü, aşar geçer Aras’ı,

Yuğsan Aras suyuyla, çıkmaz yüzün karası.

Düşman bekler karşıda, önüne kattı beni,

Can alınan çarşıda, kardeşim sattı beni.

Dönüp seslendim geri, merhametsiz birine,

Beni siz vursaydınız, şu gavurun yerine.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder